Öğretmen Açığının Nedeni

Öğretmen Açığının Nedeni Eş Durumu Atamaları Değil; Bakanlığın Çözümden Uzak Politikalarıdır!

Eğitim Sen Genel Başkanı Ünsal Yıldız’ın "Öğretmen Açığının Nedeni Eş Durumu Atamaları Değil; Bakanlığın Çözümden Uzak Politikalarıdır!" başlıklı açıklama metnidir.

Bilindiği gibi öğretmenlerin yer değiştirmesi suretiyle yapılan atamalar hizmet puanı üstünlüğüne göre elektronik ortamda gerçekleştirilmektedir. 652 sayılı KHK’nın kabul edilmesiyle bu atamaların sadece Ağustos ayı içinde yapılması kararlaştırılmıştır. Önceden öğretmenlerin atama istediği yerde şayet “kendi alanında ihtiyaç yoksa” öğretmenler İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü emrine atanmaktaydılar ve buradan ihtiyaç olan kurumlara yönlendirilmekteydiler. Ne var ki, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Maliye Bakanlığı’na Ömer Dinçer imzası ile yazılan bir yazıyla bu sistemde değişiklikler öngörülmektedir.

Yazıda “İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü emrine atanan öğretmenlerin atıl durumda kaldıklarından” bahsedilmekte ve “öğretmenlerden mesleki bilgi ve beceri bağlamında en üst düzeyde yararlanabilmek için” sistemde değişiklik yapıldığı bildirilmektedir. Bundan böyle atamanın gerçekleşeceği; illerin öğretmen ihtiyacı göz önünde bulundurularak belirleneceği söylenmektedir. Tayin istenen yerde öğretmenin branşında norm kadrodan ihtiyaç görünmüyorsa ya da öğretmenin hizmet puanı yetersizse Bakanlık öğretmene çare olarak sadece “aylıksız izin” isteme seçeneğini bırakmaktadır.

Öncelikle MEB’in bu yazıyı Maliye Bakanlığı’na yazması manidardır. Öğretmen atamaları ve istihdamı sadece devlet bütçesiyle ilişkili bir konu değildir. Ayrıca öğretmenlerin kendi aile bütünlüklerini koruyarak istihdam edilmeleri Milli Eğitim Bakanlığı’nın sorumluluğudur. Bu, öğretmenin sağlıklı koşullarda görev yapmasının önşartlarından biriyken, Milli Eğitim’in bunu mali bir meseleye ve bir etkinlik sorununa indirgemesi kabul edilemez.

Bakan öğretmenlerin mesleki bilgi ve becerilerinden yeterince yararlanamadıklarından bahsetmektedir. Ortada böyle bir sorun varsa suçlusu öğretmenler ya da eş durumundan atamalar değil Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmen yetiştirme ve istihdam politikalarıdır. Mevcut öğretmen atama sistemi öğretmenlerin kendi branşlarında, uygun koşullarda ve makul sayıda öğrenciye eğitim vermesinin önünde engeldir. Kendisine her gün yeni bir angarya yüklenen öğretmenlerin ailesinin ihtiyaçlarını gidermek için ikinci bir iş yapmak zorunda kaldığı Bakanlık tarafından görülmemekte, eş durumundan atamalar mesleki bilgi ve becerileri ortaya çıkarmanın önündeki esas engelmiş gibi gösterilmektedir.

Bunun da ötesinde Bakanlık, sanki ücretli ve güvencesiz çalıştırma kendi projesi değilmiş gibi, özür durumu atamalarından dolayı boşalan kadroları “ücretli öğretmenlerle” kapatmak zorunda kaldıklarından yakınarak bu değişikliği meşrulaştırmaktadır. Öğretmen istihdamının önemli bir unsuru haline getirdikleri ücretli öğretmenliği eş durumu atamalarının zorunlu kıldığını savunmak akla yatkın değildir.

Ayrıca, bir öğretmen maddi koşulların göreli avantajlı olduğu bir yerden, dezavantajlı olduğu bir yere ya da örneğin Batı’dan Doğu’ya ya da kentten kırsal bölgelere de eş durumundan atama isteyebilir. Dolayısıyla öğretmen açığı olan bölgeler ile atama istenen bölgeler arasında bir zıtlık olmadığından söz konusu öğretmen açıklarının nedeni eş durumu atamalarında aranmamalıdır.

“Derslerin boş geçmemesi, okulların öğretmensiz kalmaması” için eş durumu atamalarını en aza indirmeyi hedeflediğini yazan Bakan Dinçer bilmelidir ki okulların güvenceli ve kadrolu çalışan emekçilerle dolması bizim de isteğimizdir. Ancak ne yazık ki AKP’nin son 10 yılda izlediği öğretmen istihdamı politikalarının bu isteğe cevap verebilmesi mümkün değildir.