19.04.2010 - 14:09
Okunma (1003)
Yorum (0)
Paylaş

YARSAV'laşan HSYK'nın baskıcı tavrı

“HSYK GÖREVi DIŞINA ÇIKTI”

Birçok hakim ve savcının korktukları için HSYK'nın yanlışlarını ifade edemediğini söyleyen 25 yıllık hakim Abdullah Erdem, kurulun yetkisi dışına çıktığını söyledi. YARSAV'ın da yargıçları temsil etmediğini kaydeden Erdem, “Ana muhalefet partisi gibi davranıyorlar" dedi...

12 Nisan'da Ankara Adliyesi'nde YARSAV'ın düzenlediği toplantıda kamuoyu onun ismini duydu. 10. İş Mahkemesi Hakimi Abdullah Erdem, yargıda statükoya karşı çıkıp, HSYK Başkanvekili'ne "Yeni mi aklınıza geldik" diye sorabildi. Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı "yargısal dayatma sürecine" baş kaldıran bir yargıç imajı ile bizi karşıladı.

Emekli olunca konuşmak yerine, görevdeyken konuşma cesaretini de gösterdi. İmam hatip lisesi mezunu olmasına rağmen, meslek lisesi mezunları üniversiteye kabul edilmediği için gitmiş Konya Erkek Lisesi'ni bitirmiş.

Böylelikle Ankara Hukuk Fakültesi'ne girebilmiş. Ankara Hukuk Fakültesi'ni 1975 yılında bitirdikten sonra, Ağrı Hakim Yardımcısı olarak mesleğe adım atmış. Nevşehir Derinkuyu, Artvin Hopa, Çorum İskilip, Sinop, Samsun Hakimliği yaptıktan sonra Ankara 10. İş Mahkemesi Hakimliği'ne atanmış ve 13 yıldır bu görevini sürdürüyor. Yargıda yaşananları bir yargıcın ağzından dinledik.

 

HSYK hakim ve savcıların haklarını ne kadar savunabiliyor?

 

Özellikle son dönemlerdeki tutum ve davranışlar dikkate alındığında HSYK'nın hakim ve savcıların haklarıyla, hukuklarıyla, onların sıkıntıları ile uğraşmadığı açıkça görülecektir. Son dönemlerde tamamen görevi dışına çıkmış bir izlenim vermektedir. Ancak, yasa gereği yapması gereken rutin işleri vardır, örneğin tayin, terfi, yetkilendirme gibi.

 

DÜNYADA ÖRNEĞİ YOK

 

Sizce Anayasa değişikliği paketi ile gündeme getirilen düzenleme mevcut halinden daha mı iyi daha mı kötü?

Elbette yeni yapılanmanın mevcut yapıdan çok iyi olacağı açıktır. 12 Nisan 2010 tarihli Ankara Adliyesi'nde yapılan toplantı sırasında da dile getirdiğim gibi 14 bine yakın hakim ve savcının kaderi ve geleceği mevcut yapıda üç kişinin elindedir. Alınan kararlara karşı yargı yolu kapalıdır. Katılımcı ve şeffaf değildir. Bir örneğine dünyada, hele hele Avrupa ülkelerinde rastlamak mümkün değildir.

Yeni yapılanmada hakim ve savcıların seçime katılmaları ve temsilci göndermeleri son derece önemli bir değişikliktir. Sayıları 14 bini bulan hakim ve savcıların kendileri ile ilgili alınacak kararlarda, kendilerinden de temsilci bulunmasını son derece çağdaş ve demokratik bir tavır olarak görüyorum.

 

HUKUK DIŞI HAREKETLER

 

HSYK bazı savcıları korurken bazılarına karşı çıkıyor. Erzincan savcısını korurken, Şemdinli Savcısı'nı neden meslekten ihraç etti?

Anlatmaya çalıştığım mevcut yapı ve bu yapıyı elinde tutanlar, hukukun dışına çıkarak, ideolojik, siyasi, belki de bizim bilmediğimiz sebeplerden dolayı böyle bir durum ortaya koymuş olabilirler.

 

Yüksek yargıdaki seçim sistemi nasıl işliyor?

 

Hakim ve savcılar 1. Sınıf, 2. Sınıf gibi sınıflara ayrılmıştır. Yargıtay'a seçilebilmek için 1. Sınıfa ayrılmak ve bu hakkı kaybetmemiş olmak gerekir. Terfi sistemi yanında not durumu vardır. Bir kürsü hakiminin Yargıtay denetiminden geçirdiği dosyaların onanıp, bozulmasına göre verilen notlara göre terfi derecesi belirlenir. Bir hakim ve savcının Yargıtay'a üye olarak seçilmesinde terfi durumu son derece önemlidir.

Seçimi HSYK yapar. Aday olmak isteyen 1. sınıf hakim ve savcılar HSYK'ya gidip aday olduğunu söyler, bundan sonra seçilip seçilmemesi onun iradesi dışındadır. Benim buraya kadar anlattığım normal olması gereken husustur.

 

KAST SİSTEMİ UYGULANIYOR

 

Fiilen uygulama böyle mi?

 

12 Nisan 2010 tarihli toplantıda da gündeme getirdiğim gibi Yargıtay üyeliğine aday olan hakim ve savcı işini gücünü bırakmakta, tavassut edecek kişiler aramakta, günlerce HSYK'nın kapısında beklemekte, üyelerle görüşme çabası içine girmektedir. Bu durumun yanlışlığını, sistemin bu olmaması gerektiğini, Yargıtay'a seçilecek hakim ve savcılar için eş, dost, ahbap arama yerine, bazı kriterler getirilerek seçilmesinin daha uygun olduğunu hep söyledim.

 

Bu kriterler neler olabilir?

 

Örneğin, Yargıtay'ın hangi dairesinde üye ihtiyacı varsa, o dairenin baktığı davalarla ilgili kürsü hakiminin en az 5 sene o kürsüde görev yapması, belirli bir bilgi birikimi ve tecrübe edinmesi yanında not ve terfi sistemine göre, yıllık gelen giden dosyalar açısından birikime neden olmayanların seçilebileceği gibi kriterler getirilebilir. Fiili durum böyle değildir.

 

Nasıldır?

 

Örnek vermek gerekirse yıllarca ağır ceza reisliği veya cumhuriyet başsavcılığı yapmış bir meslektaşımız hukukla ilgili bir dairede görevlendiriliyor, yine iş mahkemelerinin görev alanına giren ve son derece karışık bir konu olan sigorta hukuku davalarına bakan Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'ne hayatında kürsü hakimliği yapmamış, tamamen bakanlıktaki idari görevlerden gelmiş bir meslektaşımız seçiliyor.

Bu durum önce üyenin seçilmesini sağlamakta, daha sonra ona bir daire bulunmaya çalışılmaktadır. Özellikle son dönemlerde bir kast sistemi uygulanmaktadır. HSYK üyeleri yeni seçilecek Yargıtay üyelerini, onlar da HSYK üyelerini seçmekte, böylece çark dönüp gitmektedir.

 

Keyword : YARSAV'laşan HSYK'nın baskıcı tavrı haberi , YARSAV'laşan HSYK'nın baskıcı tavrı oku , YARSAV'laşan HSYK'nın baskıcı tavrı konusu , YARSAV'laşan HSYK'nın baskıcı tavrı hakkında , YARSAV'laşan HSYK'nın baskıcı tavrı manşeti , YARSAV'laşan HSYK'nın baskıcı tavrı perde arkası , YARSAV'laşan HSYK'nın baskıcı tavrı olayı , YARSAV'laşan HSYK'nın baskıcı tavrı son dakika , YARSAV'laşan HSYK'nın baskıcı tavrı

Henüz Yorum Yok.
İlk Yorum Yapan Siz Olmak İstermisiniz.


(Güvenlik İçin Max:750 Karakter)
Kalan Karakter Sayısı





Öğretmenin Haber Kaynağı İletişim:ogretmendenhaber@hotmail.com