'MEB, 66 Aylık Çocuğa Sahte Rapor Öneriyor! '

'MEB, 66 Aylık Çocuğa Sahte Rapor Öneriyor! '

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, yeni eğitim sistemine göre 66 aylık çocuğunu okula göndermek istemeyen velilerden, çocuğun fiziksel ya da zihinsel olarak okula neden başlayamayacağının gerekçesini bildiren bir “rapor” istediklerini söyledi. Bunun beraberinde getireceği sorunlara ilişkin e-postayı sizlerle paylaşıyoruz;

"Sayın Abbas Güçlü,

Ben dikkatinizi  bir skandala çekmek istiyorum: Suriye ile yatıp kalktığımız şu günlerde karambole gidecek gibi geliyor ama Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, yeni eğitim sistemine göre 66 aylık çocuğunu okula göndermek istemeyen velilerden, çocuğun fiziksel ya da zihinsel olarak okula neden başlayamayacağının gerekçesini bildiren bir “rapor” istediklerini söylemiş. Milli Eğitim Bakanlığı olarak aile hekimi ya da sağlık ocağı doktorlarından alınan raporları kabul etmeyeceklerini ifade eden Dinçer, “Sadece uzman doktorların yazdığı raporları kabul edeceğiz. Bu rapor çocuk doktorlarından, nörologlardan ya da çocuk psikiyatristlerinden alınabilir” demiş. Dinçer ayrıca, “yüksek eğitim düzeyine ve yüksek gelir grubuna mensup ailelerin, çocuklarını erken yaşta okula göndermek istemediklerini; orta ve alt gelir düzeyine sahip ailelerin ise çocuklarını okula gönderme konusunda tereddüt yaşamadıklarını” söylemiş.

Hani bu yaptıkları eğitim reformu idi. Önce 5 yaşını dolduran çocuğu okula almaya kalktılar. Sonra gelen tepkiler üzerine, yaptıkları yanlışı fark edip okula başlama yaşını 66 ay olarak (yani 5.5 yaş) belirlediler. 66 Aylık çocuğun da ilkokula başlamasının, hele de yaklaşık 80 aylıklarla birlikte başlamasının çok yanlış olduğu sonunda kafalarına dank etmiş olacak ki, şimdi çıkıp bu yanlıştan, yine doktor raporlarla sıyrılmayı düşünüyorlar. Ne ilginçtir ki, Milli Eğitim Bakanlığı genellikle yanlışlarından, saçmalıklarından çıkışı doktor raporlarında arıyor. LYS ve SBS’ye hazırlanan son sınıf öğrencileri yıllardır sahte doktor raporu alarak sınavlara hazırlanıyorlar. Hatta özel tıp merkezlerinin çoğunda artık bunun fiyat tarifesi var. Bu yıl güya buna denetim getireceklerini söylediler. Ama şimdi görüyoruz ki, olayı daha da büyüterek 66 aylık yavrusunu, bu kafa yapısı nedeniyle telef etmek istemeyen velilere sahte rapor yolunu gösteriyorlar. Kim bilir bunun fiyat tarifesi nasıl olacak ? Arkadaşların yandaşı özel tıp merkezleri kim bilir nasıl köşeleri dönecek ?

Bir eğitim sistemi düşünün ki; daha lise çağındaki çocukları sahtekarlığa teşvik ederek, sahtekarlığın yollarını öğreterek  hayata atılmalarını sağlıyor. Onlara sağlamken parayla, hatta doktora bile gitmeden 2 resmini göndererek hasta raporu almayı öğretiyor. Bundan şikayet ediyorduk. MEB bu sahtekarlığı liselerden ilkokula başlama çağına çekiyor. Daha bebeklikten çocukluğa geçiş çağındaki çocuklara ilk hayat dersini;  sahte doktor raporu nasıl alınır, böylelikle okuldan bir yıl nasıl yırtılır diye öğretiyor. Bu çocukların bütün yaşamları boyunca, bu onların hafızasında doğru bir olay olarak yer edecektir.

Tabi olayın bir başka boyutu da şudur: Aileler bu raporu okula başlamadan önce almak zorundadır. Yani 63-65 aylık çocuklarını doktorlara, çocuk psikiyatristlerine  götürüp, çocuklarının okula başlamak için gerekli akıl ve beden sağlığından yoksun olduğunu tespit ettirecekler, bunun için muhtemelen bazı testler yaptıracaklar (raporu parayla bile alsalar, tıp merkezlerinin bir kısmı, hem performans için hem de daha sonra olabilecek bir denetimde sıkıntı yaşamamak için bu testleri yapacaktır). Peki bu durum o küçücük çocukları yaşamları boyunca nasıl etkileyecek ? O yavrular bunun bir bürokratik  saçmalık olduğunu, birilerinin yanlışlarında ısrarının bir sonucu yapılan bir şey olduğunu anlayacaklar mı ? Yoksa hayatlarının başlangıcında alacakları (zekanın veya bedenin yeterince gelişmediğini gösteren) bir sahte raporun ezikliğini ve etkilerini tüm yaşamlarında hissetmeyecekler mi ? Bunu bir eğitimci, hem de eğitimcilerin başı olan MEB nasıl düşünemez ?

Sayın Bakan ayrıca “yüksek eğitim düzeyine ve yüksek gelir grubuna mensup ailelerin çocuklarını erken yaşta okula göndermek istemediklerini; orta ve alt gelir düzeyine sahip ailelerin ise çocuklarını okula gönderme konusunda tereddüt yaşamadıklarını söylemiş.

Yani yine toplumu ikiye bölmüş. Okula başlama çağında çocuğu olan yüksek eğitim düzeyine ve yüksek gelir grubuna mensup (kısacası elit) kaç aile olduğunu bilmiyorum ama anladığım kadarıyla sayısı oldukça fazla. Az olsa Sayın Bakan bu şekilde bir açıklama yapıp böyle bir yol göstermezdi. Ha akla gelen bir başka alternatif de, bu yanlıştan dönmek için MEB vatandaşa bu tür bir açıklama ile bu yolu gösteriyor olabilir. Aslında  bu açıklamadaki bir ilginç husus da şudur: demek ki bilinçli aileler bu yanlışı görüyor. Çocuklarını bir şekilde bu yanlıştan korumanın çarelerini arıyor. Olayın farkında olmayan Hükümet’in her yaptığını doğru kabul edenler ise çocuklarını bu yanlışa kurban edecekler. Tabi bu açıklamayı duyan orta ve alt gelir düzeyine sahip ailelerden bir kısmı da belki olayı sorgulayıp çocuklarını kurtarmayı düşünecekler. Geri kalanların çocukları ise maalesef “eğitim zaiyatı” olarak yaşama başlayacaklar."

egitimajansi