16.06.2012 - 03:04
Okunma (1626)
Yorum (0)
Paylaş

MEB ve 37 Yıllık Bir Öğretmen Hikayesi

MEB ve 37 Yıllık Bir Öğretmen Hikayesi

 

Bütün ömrünü, eğitime adayanların sesine, her yönüyle kulak vermek gerekir.Hepimizin onlardan öğrenecekleri çok şey var. Özellikle de MEB’in!Ama nedense onlar bu sesi hiç duyma istemezler.Oysa, Bakan Dinçer’in emeğe de yaşa da fazlasıyla saygısı olduğunu çok iyi biliyoruz.Umarız bu ses ona da ulaşır… “

 

 

 

 

 

Eş Durumu Tayinleri

 

 

 

37 yıllık öğretmenim. 16 yıl bir ilköğretim okulunda müdür yardımcısı olarak çalıştım, son bir yılda da rotasyonla atandığım okulda okul müdürlüğünü vekaleten  yürüttüm. İlçeye yakın bir köy okulu,  ben de dahil tüm öğretmenler ilçeye gidiş geliş yapıyoruz. Öğretmenlerin en büyüğü oğlumdan iki yaş küçük. Hepsi de pırıl pırıl gençler.Ben onları evladım gibi görüyorum, onlar beni babaları gibi seviyorlar. Saygıda kusur etmiyorlar. İşlerini en iyi şekilde yapıyorlar.

 

Bu girizgahtan sonra anasınıfı öğretmenimin hikayesini anlatmak istiyorum. Liseyi bitirince gençlik aşkıyla evlenmiş, bir de dünyalar tatlısı kızı olmuş. Derken üniversite sınavlarına girip okul öncesi öğretmenliğini kazanmış ve başlamış okumaya. Bir yandan evlilik bir yandan çocuk, üstüne üstlük bir üniversite derken göz açıp kapayıncaya kadar okul bitmiş, eşinden ve çocuğundan ayrı bir okula atanmış. Eşi özel sektörde çalışıyor. Gitmesi mümkün değil. Bir yıl sonra eş durumundan tayin istiyor, il merkezinde açık yok, 120 km uzaktaki ilçeye atanıyor, yani benim okuluma. Pazartesi okula başlıyor, cumayı iple çekiyor, eşine, çocuğuna kavuşmak için. 2 yıldır her hafta sonu gidiş geliş yapıyor. Bu arada eşiyle de sorunlar başlıyor. Evliliğinin üzerinde kara bulutlar dolanıyor. Kariyerle, evlilik arasında gidip gelip duruyor.

 

MEB, hala  eş durumu atamaları ile ilgili bir çalışma yapmadı. Bırak eş durumunu, normal atamalarla ilgili bile ses seda yok.

 

Dört gözle bekliyor atanacağı günü. Yavrusuna kavuşmak, evliliğini kurtarmak için.

 

Ben öğretmenimden memnunum. Gitmesini istemem. Ama böyle de olmuyor ki.

 

Bir gün dahi işini aksattığını görmedim. İçi kan ağlasa da yüzü hep güldü.

 

Bir gün sohbet esnasında konu yine eş durumu atamalarına geldi. Açıldı, açılacak derken;

 

-Atamalar başlayana kadar tayin isteyecek eşimiz kalmayacak herhalde dedi, anasınıfı öğretmenim.

 

Buz gibi oldum. Aileye önem verdiğini iddia eden bir iktidarın, bir aileyi ne hale getirdiğini görün. Ve böyle yüzlerce ailenin olduğu kanaatindeyim eş durumundan atama bekleyen. Ama bakanlık ketum. Ser verip sır vermiyor.

 

Benim acizane tavsiyem;

 

-Eş durumu atamaları bir önce yapılmalıdır.

 

-Eşler birbirlerinin çalıştıkları okula gidemiyorlarsa üçüncü bir okulu tercih edip orada çalışmaları sağlanmalıdır.

 

-İl emri ve ilçe emrine atamalar yeniden getirilmeli, parçalanmış aileler mutlaka birleştirilmelidir.

 

-Bu atamalar tamamlandıktan sonra açılan kadrolar ilk atamayla doldurulabilir ve zorunlu çalışma süresi getirilebilir. Hak kaybı olmaz. Yeni atanan da ne zaman atanacağını bilir ona göre davranır. Mağduriyetler en aza indirgenmiş olur.

 

 

 

İkinci bir sorunda öğretmenlerin askerlik sorunu. Geçen yıl okulumda dört tane aday öğretmen göreve başladı. Bu yıl hepsi de askere gidiyor. Ya yedek subay ya da asker öğretmen olarak görev yapacaklar. Buraya kadar bir sorun yok gibi görünüyor. Ama kazın ayağı öyle değil. 4 branşta  4 öğretmenim askere gidecek ve yerlerine öğretmen gelmeyecek. Varsa ilçede dersini dolduramayan öğretmenlerden görevlendirme yapılacak. Yoksa atanamayan öğretmenlerden veya üniversite mezunu gençlerden görevlendirme yapılacak ücret karşılığında.

 

Benim öğretmenim gittiği yerde mutsuz olacak verim alınamayacak, ben ücretli öğretmenden ne kadar yararlanabileceğim siz düşünün. Öğrencilerin bir yılı boşa gidecek.          Bakanlık doğudaki öğrencilerin öğretmensiz kaldığından dem vuruyor, ben de Anadolu’nun göbeğindeyim ama sıkıntım dağlar kadar.

 

Öğretmen atandığı okulda askerlik görevini tamamlasa kıyamet mi kopar? Asker öğretmenlerin yerini ilk atamadan doldurursun sorun çözülür. Şartlarını da baştan koyarsın en az 4 yıl ilk atandığı yerde çalışır. 4+4+4 de uygun olduğu için 4 yıl diyorum.

 

Genelkurmayın öğretmen ihtiyacı varsa yüzlerce atanamayan öğretmen var onlardan karşılasın, gariplere iş sahası açılmış olur. Hepsi koşa koşa gider askerliğini yapmaya.

 

Sayın bakanın geldiği günden beri öğretmenlerle yıldızı barışmadı. Öğretmenleri küstürdü. Sayın Başbakan son açıklamasıyla yaralarımıza tuz bastı. Öğretmenleri haftada 15 saat çalışan asalaklar gibi niteledi.

 

Mutsuz bir öğretmen topluluğundan sağlıklı ve mutlu nesiller yetiştirmek nasıl mümkün olur ona da siz karar verin.

 

Şu konuya da açıklık getireyim. Yukarıdaki satırları okuyanlar beni sendika üyesi falan zannedebilirler. Son üç seçimdir iktidara oy verdim…

 

 

 

EğitimAjansı

Keyword : MEB ve 37 Yıllık Bir Öğretmen Hikayesi haberi , MEB ve 37 Yıllık Bir Öğretmen Hikayesi oku , MEB ve 37 Yıllık Bir Öğretmen Hikayesi konusu , MEB ve 37 Yıllık Bir Öğretmen Hikayesi hakkında , MEB ve 37 Yıllık Bir Öğretmen Hikayesi manşeti , MEB ve 37 Yıllık Bir Öğretmen Hikayesi perde arkası , MEB ve 37 Yıllık Bir Öğretmen Hikayesi olayı , MEB ve 37 Yıllık Bir Öğretmen Hikayesi son dakika , MEB ve 37 Yıllık Bir Öğretmen Hikayesi

Henüz Yorum Yok.
İlk Yorum Yapan Siz Olmak İstermisiniz.


(Güvenlik İçin Max:750 Karakter)
Kalan Karakter Sayısı





Öğretmenin Haber Kaynağı İletişim:ogretmendenhaber@hotmail.com