13.06.2012 - 02:41
Okunma (1727)
Yorum (0)
Paylaş

Erdoğan Yeni Eğitim Sistemini Anlattı

Erdoğan Yeni Eğitim Sistemini Anlattı

 

Partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan, CHP ve MHP’ye sert sözlerle yüklendi. Erdoğan, yeni eğitim sistemini de anlattı.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ”Yıllarca ötekileştirilen, horlanan, dışlanan insanların eşit yurttaş haline gelmesini kimse farklı yerlere çekmemelidir. Türkiye’de yaşananlar sadece ve sadece bir normalleşme sürecidir” dedi.

 

Partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuşan Başbakan Erdoğan, şu mesajları verdi:

 

-Öğrencilerimiz, Farklı Dil ve Lehçelerin Öğrenilmesi Hakkında Kanun kapsamında, yaşayan diller ve lehçeler adı altında, yerel dil ve lehçeleri öğrenme imkanına kavuşuyorlar. Örneğin, yeterli sayıda öğrenci bir araya geldiğinde, Kürtçe bir seçmeli ders olarak alınabilecek, öğretilecek ve öğrenilecek. Bu, tarihi bir adımdır.

 

-Hükümet olarak, sadece bize oy veren yüzde 50′nin değil; yüzde 100′ün emanetini omuzlarımızda taşıyoruz. Bu çizgiden hiçbir zaman sapmadık. Bu şuurdan, bu hissiyattan, omuzlarımızdaki emanetin ağırlığından ve kutsiyetinden asla taviz vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz. Çoğunluğun azınlığa tahakkümü nasıl zulümse, azınlığın çoğunluğa tahakkümü de aynı şekilde zulümdür, hatta daha ağır bir zulümdür.

 

-27 Mayıs müdahalesi, bütün hukuksuzluğuna, bütün zulmüne rağmen, Türkiye’de değişimi sadece geciktirebilmiştir. 12 Eylül, bütün hukuksuzluğuna, işkencelere, baskılara, zulümlere rağmen, Türkiye’de değişimi sadece ve sadece ertelemiştir. 28 Şubat, aynı şekilde, Türkiye’yi rayından çıkarmış, ama o Türkiye yeniden rayına girmiş ve değişmeye, gelişmeye devam etmiştir.

 

-Bu kadro, mafyaya, çetelere, karanlık suç örgütlerine karşı amansız mücadele yürütmüş bir kadrodur. Bu kadro, cuntalara karşı göğsünü siper etmiş bir kadrodur. Allah’ın izniyle, milletimizin desteğiyle, sizlerin gayretleriyle, Türkiye’de artık cuntalar dönemi, çetelerdönemi, darbeler dönemi tarihe karışmıştır. Ben inanıyorum ki, artık ne bu millet, ne de bu gençlik, bundan sonra demokrasinin rayından çıkmasına, çıkartılmasına asla müsaade etmeyecek, göz yummayacaktır. Her türlü tehdit karşısında biz buradayız, AK Partiburadadır.

 

-Biz, Allah korusun, tekebbürden, kibirden, gururdan çok büyük bir hassasiyetle sakınan bir kadroyuz. İspanya’da, Gırnata şehrinde, El Hamra Sarayı’nın duvarlarında, Endülüs Sultanlarını hizaya getiren, korkutan, en önemlisi de uyaran o muhteşem ilkeyi biz aklımızdan çıkarmıyoruz: ve la galibe İllallah… Allah’tan başka zafer sahibi yoktur.

 

-Biz kimseye, meslek liselerini ya da imam hatipleri dayatmıyoruz. Hiçbir öğrenciye, hiçbir veliye, biz, seçmeli Kur’an dersini, Siyer dersini dayatmıyoruz. Tam tersine, biz, önü kapatılmış olan bu seçeneklerin önünü açıyoruz; milletimizin önüne, seçme özgürlüğünü, tercih özgürlüğünü koyuyoruz.

 

-(”4 4 4 Yasası”nı Anayasa Mahkemesi’ne götüren CHP’yi eleştirerek) Bu özgürüğü alıp, hem de 2 kere Anayasa Mahkemesi’ne taşımak, dayatmacı, yasakçı, baskıcı, statükocu zihniyetin bir kez daha açığa çıkmasıdır. Yeni CHP diyorlar. Bunun neresi yeni? Olsa olsa, Doğan görünümlü Şahin olur.

 

“CHP MUSTAFA KEMAL’E RAĞMEN DEMOKRASİNİN ÖNÜNDE ENGEL OLMUŞTUR”

 

Erdoğan, partisinin TBMM Grubu’nda, 12 Haziran seçimlerinin yıldönümüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

 

Bugün grup toplantısının, AK Parti için olduğu kadar, Türkiye, bölge, özellikle de demokrasi için son derece anlamlı bir günün yıldönümünde gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, 1 yıl önce Türkiye’nin sandığa gittiğini, seçimini yaptığını, milli iradeyi bir kez daha sandığa yansıtarak, TBMM’yi şekillendirdiğini söyledi.

 

Erdoğan, AK Parti’nin, 12 Haziran seçimlerinde yüzde 49,8 oy oranına ulaşarak, Türkiye’deki her 2 kişiden 1′inin oyunu alıp, 12 Haziran seçimlerini zaferle sonuçlandırdığını ifade etti. Erdoğan, 3 Kasım 2002′de yüzde 34,3 olan oy oranlarını, 22 Temmuz 2007′de yüzde 46,6′ya yükseldiğini, 12 Haziran’da ise 2007’deki oy oranlarının üzerine 3,2 puan ekleyerek, rekorlarını daha yüksek bir seviyeye çektiklerini anlattı.

 

İktidarda, görev başında bir parti olarak, oylarını yükselerek gelmesinin, demokrasi tarihine, tekrarlanması zor bir başarı olarak kaydedildiğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

”12 Haziran seçimlerinin yıldönümünde, iki hususun altını özellikle çizmek istiyorum. Birincisi, 12 Haziran 2011′de, sonuçların netleşmesiyle birlikte seçim atmosferini bir kenara bıraktık, kaldığımız yerden çalışmaya devam ettik. Biz, seçim döneminde milleti hatırlayan, sandıklar kapandıktan sonra milletle irtibatı kesilen bir parti değiliz. Biz, seçimden seçime milletin huzuruna çıkan, seçim süreçlerinde farklı, diğer süreçlerde farklı bir politika yürüten partilerden de değiliz. Biz, bir süreklilik içinde, belli bir takvim, belli program çerçevesinde, önümüze koyduğumuz, Türkiye’nin önüne koyduğumuz hedeflere kararlılıkla ilerleyen bir partiyiz.

 

İktidarda artık üçüncü döneme giriyoruz, ‘bu dönemde biraz dinlenelim’ demedik, diyemeyiz, böyle bir yaklaşımın içinde asla olmadık, olamayız. Şunu herkesin bilmesini istiyorum; biz, milletimizin hizmetkarı olarak buradayız. Milletimize hizmet ürettiğimiz için, milletimiz bize daha fazla destek veriyor. Biz, 12 Haziran akşamı, zafer sarhoşluğuna kapılmadık, tam tersine, oy oranlarımızın artmasıyla, sorumluluğumuzun daha da arttığını, omuzlarımızda çok daha büyük bir emanet, çok daha büyük bir mesuliyet taşıdığımızı ifade ettik. İşte 1 yıldır da başladığımız andaki heyecanla, aynı coşkuyla, aynı aşkla, sevdayla, ülkemiz için, milletimiz için hizmet üretmeye devam ediyoruz.”

 

“ÇİZGİMİZDEN ASLA SAPMADIK”

 

Erdoğan, yarınki Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda son 1 yıla ilişkin bir özeti kamuoyuyla paylaşacaklarını belirtti.

 

Her fırsatta kendilerini hesaba çeken, kendi iç muhasebesini yapan bir parti olduklarını kaydeden Erdoğan, ”Hesap vermek için milletin huzuruna çıkmadan önce, biz kendi kendimizi imtihana tabi tutan bir partiyiz” dedi.

 

Erdoğan, yarın, seçimden bu yana geçen 1 yılın hesabını, muhasebesini, vakit yettiğince milletle paylaşacaklarını dile getirdi.

 

Başbakan Erdoğan, ”12 Haziran seçimleriyle ilgili önemli bir diğer husus da şudur: Tıpkı 3 Kasım ve 22 Temmuz akşamlarında, diğer seçim ve halkoylaması akşamlarında olduğu gibi, 12 Haziran akşamı da partimizin balkonundan, Genel Merkez önünde toplanan halkımıza, kardeşlerimize, onlarla, orada bir hemhal olmak suretiyle bazı sözler verdik” diye konuştu.

 

Erdoğan, yüzde 50′nin oyunu alsalar da yüzde 100′ün iktidarı olacaklarını, 75 milyonun tamamını kucaklayacaklarını ifade ettiklerini, her 2 kişiden 1′inin oyunu alan bir parti olarak, kendilerine oy vermeyen yüzde 50′nin de haklarının savunucusu olacaklarını, ayrımcılık yapmayacaklarını, onlar üzerinde asla tahakküm kurulmasına izin vermeyeceklerini altını çizerek belirttiklerini anlattı.

 

Hükümet olarak, sadece kendilerine oy veren yüzde 50′nin değil, yüzde 100′ün emanetini omuzlarında taşıdıklarını dile getiren Erdoğan, bu çizgiden hiçbir zaman sapmadıklarını, bu şuurdan, bu hissiyattan, omuzlarındaki emanetin ağırlığından ve kutsiyetinden asla taviz vermediklerini, bundan sonra da vermeyeceklerini belirtti.

 

“BU SÜREÇ NORMALLEŞMEDİR. HERKES EŞİT YURTTAŞ HALİNE GELİYOR”

 

Çoğunluğun azınlığa tahakkümü nasıl zulümse, azınlığın çoğunluğa tahakkümünün de aynı şekilde zulüm, hatta daha ağır bir zulüm olduğunu kaydeden Erdoğan, meseleye tahakküm penceresinden bakmadıklarını ifade etti.

 

Erdoğan, 75 milyon bir, beraber, kardeş; herkesin, ülkenin birinci sınıf vatandaşı, kanun önünde eşit, adalet ve hakkaniyete layık olduğunu kaydetti. Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

 

”Herkesin hayat tarzı, temel hak ve hürriyetleri, bizim kati teminatımız altındadır. Biz, 9,5 yıllık iktidarımız süresinde bu ilkelerden asla taviz vermedik, bu ilkelere muhalif hiçbir girişimin içinde bulunmadık. Herkesin hayat tarzına, herkesin temel hak ve hürriyetlerine saygı duyduk; temel hak ve hürriyetleri belli kesimler için değil, Türkiye için genişletmenin mücadelesi içinde olduk. Ancak, tekrar ediyorum; nasıl ki, çoğunluğun azınlığa tahakkümü kabul edilemezse, azınlığın da çoğunluğa tahakkümü kabul edilemez. Ne yazık ki on yıllar boyunca Türkiye bunu yaşamıştır.

 

On yıllar boyunca, Türkiye, azınlığın, belli kesimlerin, belli zümrelerin, seçkinci çevrelerin, çoğunluğa hükmettiği, çoğunluk adına demokrasi dışı kararlar aldığı ve bunları baskıyla uyguladığı dönemlere şahit olmuştur. İnsanlara belirli bir hayat tarzı dayatılmıştır. İnsanların, temel hak ve hürriyetleri, en temel hakları kısıtlanmıştır, yasaklanmıştır. Her alanda tercih özgürlükleri ortadan kaldırılmıştır. Milletin talepleri, milletin feryadı dikkate alınmamış, millete tepeden bakanlar, tepeden inmeci bir anlayışla millete dayatma içinde olmuştur.

 

Onlarca yıldır millete yaşam tarzı dayatanlar, şimdi farklı yaşam tarzlarının görünür olmasından rahatsızlık duyuyorlar, kendi yaşam tarzları tehdit altındaymış gibi göstererek farklı bir hazımsızlığın içine giriyorlar. Yıllarca ötekileştirilen, horlanan, dışlanan insanların eşit yurttaş haline gelmesini kimse farklı yerlere çekmemelidir. Türkiye’de yaşanan sadece ve sadece bir normalleşme sürecidir.”

 

“CHP KİME YUTTURMAYA ÇALIŞIYOR”

 

Erdoğan, İzmir il kongresinde de ifade ettiğini, 1930′da Gazi Mustafa Kemal’in teşvikiyle, desteğiyle, yakın bir arkadaşı Fethi Okyar tarafından, Serbest Cumhuriyet fırkası kurulduğunu anımsattı.

 

Gazi Mustafa Kemal’in, demokrasiye, çok partili döneme geçiş amacıyla böyle bir adımı attığını ifade eden Erdoğan, milletin, Türkiye’de bir muhalefete, bir muhalif sese, iktidar karşısında duracak bir siyasi partiye hasret olduğu için daha kurulduğu andan itibaren, Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın millet nezdinde çok büyük bir itibar gördüğünü anlattı.

 

Erdoğan, partinin kuruluşundan 22 gün sonra, İzmir’e yapılan ziyarette, Fethi Bey’i on binlerce kişinin karşılandığını, sevgi gösterilerinden izdiham yaşandığını, denize düşenlerin, ezilenlerin olduğunu, Fethi Bey’in ceketinin bu sevgi gösterilerinde yırtıldığını, Gazi Mustafa Kemal’in talimat vermesine, İzmir’de yapılacak mitingin güvenliğinin sağlanması yönündeki tüm talimatlarına rağmen polisin göstericilere ateş açtığını, 12 yaşında bir çocuğun hayatını kaybettiğini söyledi.

 

Bu partinin, iktidarın yoğun baskıları, tahrikleri, ürettiği sanal korkular sonucunda, kuruluşundan sadece 3 ay sonra bu kendini fesh etmek zorunda kaldığını belirten Erdoğan, Türkiye’nin, bu olaydan 16 yıl sonra, 1946′da ancak çok partili sisteme geçebildiğini söyledi.

 

Erdoğan, şunları kaydetti:

 

”Şimdi zaman zaman CHP’liler çıkıyor, ‘Türkiye’ye demokrasiyi biz getirdik’ diyor. Hayır efendim; CHP, bu ülkeye demokrasi getirmemiştir; CHP, bu ülkede, Gazi Mustafa Kemal’e rağmen demokrasinin önündeki engel olmuş, mümkün olduğunca da demokrasiye geçişi ertelemiştir. Türk parasının üzerindeki Mustafa Kemal resimlerini çıkartıp, İnönü’nün resimlerini bastıran zihniyet, demokrasiyi getirmemiş, aksine gelmesini geciktirmiştir. Devlet dairelerinde Gazi Mustafa Kemal’in bütün posterlerini indirerek, kendi posterini astıran bu zihniyettir. Kimi aldatıyorsunuz, kime siz bunları yutturmaya kalkıyorsunuz?

 

27 Mayıs müdahalesi, bütün hukuksuzluğuna, bütün zulmüne rağmen, Türkiye’de sadece demokrasinin gelişimini geciktirmiştir. Arkasında yine CHP var. 12 Eylül, bütün hukuksuzluğuna, işkencelere, baskılara, zulümlere rağmen, Türkiye’de değişimi sadece ve sadece ertelemiştir. 28 Şubat, aynı şekilde Türkiye’yi rayından çıkarmış, ama o Türkiye yeniden rayına girmiş ve değişmeye, gelişmeye devam etmiştir. Bu milletin, akıp gittiği bir mecra var. Unutmayın, dere yatağında akar. İstediğiniz kadar zorla derenin yatağını değiştirmeye kalkın; er ya da geç dere yatağını bulur, önünde hangi engeller varsa, yıkıp geçer.

 

Yüz yıllardır, asırlardır bu millet, son derece kararlı, azimli, ilkeli bir şekilde, en önemlisi de bir medeniyet tasavvuruyla geleceğe doğru engel tanımadan akıyor. Bizim milletimizin önüne dağlar da dikilse, setler de çekilse Allah’ın izniyle bugüne kadar bütün engelleri aşmıştır. İstiklalimizin manifestosu olan İstiklal Marşımızda, merhum Mehmet Akif bunu çok net olarak ifade etmiştir. ‘Ben, ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım; hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım; kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım, yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.’ Evet bu millet, tarih boyunca önüne çekilen setlerin tamamını yıkmıştır. Biz bu şuurla yetiştik, bu millet bu şuurla yetişiyor. Onun için boşuna engel koymaya çalışmayın, bunların hepsini bu millet yıkmaya, aşmaya muktedirdir. Bu millet, kendisini mecrasından çıkarmaya yönelik, kendisini engellemeye, yavaşlatmaya yönelik her girişime, gerektiğinde, gereken cevabı en sert şekilde vermiştir.”

 

“TÜRKİYE’DE ARTIK CUNTALAR, ÇETELER, DARBELER DÖNEMİ TARİHE KARIŞMIŞTIR”

 

Erdoğan, 12 Haziran seçimleriyle Türkiye’nin, en önemlisi de değişimin kazandığını belirterek, ”Allah’ın izniyle, milletimizin desteğiyle, sizlerin gayretleriyle, Türkiye’de artık cuntalar dönemi, çeteler dönemi, darbeler dönemi tarihe karışmıştır. Ben inanıyorum ki artık ne bu millet ne de bu gençlik, bundan sonra demokrasinin rayından çıkmasına, çıkartılmasına asla müsaade etmeyecek, göz yummayacaktır” dedi.

 

Erdoğan, 12 Haziran seçimlerine değindi. 12 Haziran seçimlerinin, milletin değişim iradesinin, değişim arzu ve taleplerinin sandığa çok güçlü bir şekilde yansıması olduğunu belirten Erdoğan, Türkiye’nin 2023 hedeflerine, Türkiye’nin gelecek tasavvuruna millet tarafından vurulmuş onay mührü olduğunu ifade etti.

 

12 Haziran’ın, Türkiye’nin değişim ve büyüme sürecinde, çok önemli bir virajın geride bırakılması olduğunu kaydeden Erdoğan, kendilerinin 3 Kasım’dan 12 Haziran seçimlerine kadar, bir yandan hizmet üretirken bir yandan da önyargılarla mücadele ettiklerini anlattı.

 

”Bizimle ilgili olarak topluma pompalanan kaygıları, korkuları, niyet okumaları ortadan kaldırmanın mücadelesini verdik” diyen Erdoğan, aynı zamanda, 3 Kasım ile 12 Haziran arasındaki süreçte, demokrasinin arızalarını gidermenin, demokrasinin eksiklerini telafi etmenin mücadelesini verdiklerini, bunu Parlamento içindeki grubu bulanan 3 partiye rağmen yaptıklarını kaydetti.

 

Erdoğan, ”İşte buradaki bu kadro, Türkiye’de demokrasiye güç katmış bir kadrodur. Onlar Parlamento’da bize karşı yoğun mücadele verirken, meydanlarda indiğimizde bizim kampanyamızsa karşı onlar da kampanya yürüttü. Ama ne oldu? Benim aziz milletim, yüzde 58 ile iktidar partisi AK Parti’nin kampanyasına evet dedi. Ama bunlar hala milletin dilini anlamıyor, anlamak istemiyor, anlayamazlar. Zaten anlasalardı benim milletim çok daha farklı bakardı bunlara” dedi.

 

”Bu kadro mafyaya, çetelere, karanlık suç örgütlerine karşı amansız mücadele yürütmüş bir kadrodur. Bu kadro, cuntalara karşı göğsünü siper etmiş bir kadrodur” diyen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

 

”12 Haziran seçimlerinde ve sonrasında ortaya çıkan eser, hiç kuşkusuz en başta işte bu salondaki kadronun eseridir. 12 Haziran’da, AK Parti değil, millet kazanmıştır, 75 milyon kazanmıştır. 12 Haziran’da, Türkiye kazanmıştır. 12 Haziran’da en önemlisi de değişim kazanmıştır. Allah’ın izniyle, milletimizin desteğiyle, sizlerin gayretleriyle, Türkiye’de artık cuntalar dönemi, çeteler dönemi, darbeler dönemi tarihe karışmıştır. Ben inanıyorum ki artık ne bu millet ne de bu gençlik, bundan sonra demokrasinin rayından çıkmasına, çıkartılmasına asla müsaade etmeyecek, göz yummayacaktır. Her türlü tehdit karşısında biz buradayız, AK Parti buradadır. Ama demokrasiye, milli iradeye, hukuka, bizimle birlikte, bizden çok daha fazla milletin, gençlerin, yeni neslin sahip çıkacağına biz yürekten inanıyoruz.

 

12 Haziran, bakın altını çizerek ifade ediyorum, bizi değil, Türkiye’yi değiştiren bir seçim olmuştur. Biz Allah korusun, tekebbürden, kibirden, gururdan çok büyük bir hassasiyetle sakınan bir kadroyuz. Seçimin hemen ertesinde, il başkanları toplantımızda ifade ettim; İspanya’da, Gırnata şehrinde, El Hamra Sarayı’nın duvarlarında, Endülüs Sultanlarını hizaya getiren, korkutan, en önemlisi de uyaran o muhteşem ilkeyi biz aklımızdan çıkarmıyoruz: ‘Ve la galibe İllallah. Allah’tan başka zafer sahibi yoktur. Osmanlı Sultanı’nın her gün saraya girerken kapıdaki görevlendirdiği o garibe birer sarı altın vermesi gibi…’Gururlanma padişahım senden büyük Allah var.’ Görevi sadece bu. İşte bu anlayış, kültür inanıyorum ki bu hareketi çok daha güçlü, çok daha farklı yerlere götürmektedir, götürecektir. Bizi 12 Haziran seçimleri sonrasında, son derece haksız şekilde tekebbürle itham edenler, değişimi anlayamayan, değişen Türkiye’ye ayak uyduramayanlardır.”

 

Erdoğan, milli irade önünde, demokrasi önünde engellerin kalktığı, hukukun güç kazandığı bir Türkiye’de, özgürlükleri daha da ileri standartlara ulaştırmanın mücadelesi içinde olduklarını belirterek, kimler karşısında kibirleneceklerini, gururlanacaklarını ve tekebbüre kapılacaklarını da çok iyi bilen bir kadro olduklarını söyledi.

 

Yıllardır devam edegelen, anlamsız baskı, yasak ve kısıtlamaları ortadan kaldıran bir kadro olduklarına işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:

 

”En önemlisi de biz 75 milyonun hayat tarzına olduğu kadar, seçme, tercih etme özgürlüğüne saygı duyan, bunu güçlendiren bir kadroyuz. Bakın en son kademeli eğitimi yasalaştırarak, bir yasaklama, kısıtlama, engelleme değil; tam tersine, veliler ve öğrenciler için daha geniş tercih hakkı getirdik. Türkiye’de bazı seçeneklerin, bazı şıkların, bazı tercihlerin üzeri çizilmişti; biz bu çizikleri kaldırdık. Biz kimseye, meslek liselerini ya da imam hatipleri dayatmıyoruz. Hiçbir öğrenciye, hiçbir veliye biz seçmeli Kur’an dersini, Siyer dersini dayatmıyoruz. Tam tersine biz, önü kapatılmış olan bu seçeneklerin önünü açıyoruz; milletimizin önüne, seçme özgürlüğünü, tercih özgürlüğünü koyuyoruz. Bu özgürlüğü alıp hem de 2 kere Anayasa Mahkemesi’ne taşımak, dayatmacı, yasakçı, baskıcı, statükocu zihniyetin bir kez daha açığa çıkmasıdır. Yeni CHP diyorlar, bunun neresi yeni? Olsa olsa, Doğan görünümlü Şahin olur bunlardan.

 

1930′da milletin umudu haline gelen Serbest Cumhuriyet Fırkası’na nasıl baktılarsa, bugün de özgürlüklere aynı gözlükle bakıyorlar. 1940′larda millete, milli iradeye, milletin manevi değerlerine, dini değerlerine nasıl hor baktılarsa, bugün de aynı şekilde hor bakıyorlar. AK Parti Türkiye’de demokrasiyi güçlendirdiği, Türkiye’yi büyüttüğü ve değiştirdiği oranda, inanıyorum ki er ya da geç, muhalefet de bir gün bu değişime ayak uyduracaktır.

 

Demokrasi savunucusu olmak, bedel ödemeyi, mücadele etmeyi, zor zamanda doğru tutum takınmayı gerektirir. Zor zamanda statükocu, rahat zamanda demokrat olunmaz. Demokratlık, bir imaj çalışması, bir halkla ilişkiler faaliyeti değildir. Demokratlık, söylemlerin eyleme dönüşmesiyle, zor zamanda ete kemiğe bürünmesiyle oluşur. Bir çiçekle bahar gelmez arkadaşlar. Şu anda muhalefetin değişime karşı ayak dirediğini, statükoya sıkı sıkıya tutunduklarını görüyoruz. İnanıyorum ki tabanları, özelikle de kendi tabanları bu partileri değişmeye zorlayacak, açıkçası bizim de ihtiyaç duyduğumuz kaliteli, seviyeli muhalefet er ya da geç Türkiye’de oluşacaktır.”

 

YENİ DERS ÇİZELGESİ NASIL OLACAK?

 

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yeni ders çizelgesiyle öğrencilerin yerel dil ve lehçeleri öğrenme imkanına kavuşacağını belirterek, ”Örneğin, yeterli sayıda öğrenci bir araya geldiğinde, Kürtçe bir seçmeli ders olarak alınabilecek, öğretilecek ve öğrenilecek. Bu, tarihi bir adımdır”dedi.

 

Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, kademeli eğitime geçişle birlikte uygulanacak yeni ders çizelgesi üzerindeki çalışmaları belli bir noktaya getirdiklerini ifade etti.

 

Yeni ders çizelgesini oluştururken, AB üyesi ülkeler başta olmak üzere, uluslararası karşılaştırmalar yaptıklarını, analizler gerçekleştirdiklerini ve Türkiye’ye en uygun, Milli Eğitim sistemine en uygun çizelgeyi hazırladıklarını anlatan Erdoğan, yeni ders çizelgesinde, birinci sınıftan sekizinci sınıfa kadar ders saatlerinin ağırlığını değiştirdiklerini söyledi.

 

”Kimi derslerin haftalık saatini azaltıyor, kimilerini artırıyor, farklı sınıflara göre farklı ders saati yoğunlukları getiriyoruz” diyen Erdoğan, şöyle konuştu:

 

”Burada sadece bir örneği sizlerle paylaşmak istiyorum. Mevcut durumda Türkçe dersi, ilk 3 yılda haftada 11 saat, 4 ve 5. sınıflarda haftada 6 saat ve 6, 7 ve 8. sınıflarda haftada 5 saat olarak okutuluyor. Şimdi 2012-2013 Eğitim Öğretim Yılından itibaren Türkçe Dersi ilk 2 yıl haftada 10 saat, 3 ve 4. sınıflarda haftada 8 saat, 5 ve 6. sınıflarda 6 saat, 7 ve 8. sınıflarda ise haftada 5 saat olarak uygulanacak. Yani kimi sınıflarda yoğunluğu artırıyoruz, kimi sınıflarda 1-2 saat düşürüyoruz.

 

Zorunlu tüm derslerde analizler ışığında buna benzer düzenlemeler yapıyoruz. Yeni ders çizelgesinde, ‘İnsan hakları, yurttaşlık ve demokrasi’ dersi, İlkokul 4. sınıfta zorunlu ders olarak verilecek. Yeni çizelgeyle, seçmeli dersleri de artırıyoruz. 5. sınıftan itibaren 8. sınıfa kadar öğrenciler, ilgi ve tercihlerine göre, her öğretim yılı en az 4 dersi tercih edebilecekler. Kanun değişikliğiyle Kur’an-ı Kerim ve Siyer derslerinin seçmeli ders olmasını sağlamıştık. Şimdi yeni ders çizelgesiyle, ‘temel dini bilgiler’ seçmeli dersini öğrencilerimizin tercihine sunuyoruz. Bu derste farklı dinlerin mensubu, örneğin Hristiyan ve Musevi öğrencilerimiz diledikleri takdirde, kendi dinlerini öğrenebilecekler.

 

Farklı inanç gruplarına mensup örneğin; Alevi vatandaşlarımız için şu anda ‘Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi’ dersinde ilgili konular yer alıyor. Yabancı dil öğrenmeye ilgisi olan öğrencilerimiz için zorunlu yabancı dil dersinin yanında, seçmeli yabancı dil dersini de getiriyoruz. Bakanlar Kurulu kararıyla öğretimi yapılması hükme bağlanmış diller, seçmeli olarak öğretilecek.”

 

“KÜRTÇE SEÇMELİ DERS OLARAK ALINABİLECEK”

 

Fen Bilimleri ve Matematik, Sanat ve Spor, Sosyal Bilimler grubu altında öğrencilerin, ilgi alanlarına göre değişik dersleri seçmeli olarak alabileceklerini ifade eden Erdoğan, dil konusunda, yeni ders çizelgesiyle önemli bir seçeneği daha öğrenciler ve velilerin önüne koyduklarını belirtti.

 

”Dil ve Anlatım Ders Grubu” altında öğrencilerin, temel okuma yazma, yazarlık, iletişim, sunum becerilerini geliştirecek dersler alabileceklerini anlatan Erdoğan, ”Bunun yanında, öğrencilerimiz, Farklı Dil ve Lehçelerin Öğrenilmesi Hakkında Kanun kapsamında, ‘Yaşayan diller ve lehçeler’ adı altında, yerel dil ve lehçeleri öğrenme imkanına kavuşuyorlar. Örneğin, yeterli sayıda öğrenci bir araya geldiğinde, Kürtçe bir seçmeli ders olarak alınabilecek, öğretilecek ve öğrenilecek. Bu, tarihi bir adımdır. İhtiyaç ve talep durumuna göre farklı anadillere sahip vatandaşlarımız bu kapsamda dillerini geliştirebilecekler” açıklamasında bulundu.

 

Yeni düzenlemenin, öğrenciler, veliler, öğretmenler başta olmak üzere eğitim camiası, ülke ve milletimiz için hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, şunları söyledi:

 

”Ben Kürt kökenli vatandaşlarımdan özellikle rica ediyorum. AK Parti’nin bu tarihi adımlarına karşı kim ne diyecek, nasıl tepki verecek, ibretle izlesinler. Bugüne kadar attığımız her türlü adımı boşa çıkarmaya çalışan, küçümseyen, yok sayan, kandırmaca gibi gösteren terör örgütü ve yandaşları şimdiden tepki göstermeye, bu adımı da boşa çıkarmaya çalışıyorlar. Biz Kürt kökenli kardeşlerimizin haklarını geliştirmenin gayreti içindeyken, istismar siyaseti yapanlar, bırakın destek olmayı, Hükümeti taşa tutuyorlar. Kimin hakları geliştirmeye çalıştığı, kiminse bunları istismar edip ön kesmeye çalıştığı bir kez daha görülüyor.”

Haber Kaynağı: www.personelmeb.net

 

 

Keyword : Erdoğan Yeni Eğitim Sistemini Anlattı haberi , Erdoğan Yeni Eğitim Sistemini Anlattı oku , Erdoğan Yeni Eğitim Sistemini Anlattı konusu , Erdoğan Yeni Eğitim Sistemini Anlattı hakkında , Erdoğan Yeni Eğitim Sistemini Anlattı manşeti , Erdoğan Yeni Eğitim Sistemini Anlattı perde arkası , Erdoğan Yeni Eğitim Sistemini Anlattı olayı , Erdoğan Yeni Eğitim Sistemini Anlattı son dakika , Erdoğan Yeni Eğitim Sistemini Anlattı

Henüz Yorum Yok.
İlk Yorum Yapan Siz Olmak İstermisiniz.


(Güvenlik İçin Max:750 Karakter)
Kalan Karakter Sayısı





Öğretmenin Haber Kaynağı İletişim:ogretmendenhaber@hotmail.com