Sözün Bittiği Yerdeyiz !

Sözün Bittiği Yerdeyiz !

Bir buçuk yılda istemeye istemeye Toplu Sözleşme yasasını çıkararak kamu çalışanlarını mağdur eden hükümet, önerdiği % 3+3’lük zamla sabırları taşırdı. Sendikalar, iş kolları toplamında yüzlerce talepte bulunurken, Hükümet adeta dalga geçer gibi hepi topu on altı teklifle dördüncü oturuma geliyor. Eğitim çalışanlarına yapılan önerilere bakıldığında fındık kabuğunu doldurmayan üç-dört teklifle gelmiş Sayın Bakan.

İşin doğrusu sözün bittiği yerdeyiz. Genel Başkanımız teklifleri yok hükmünde sayarak 81 ilde alanları işaret etti. Diğer sendikalar da eylem kararı aldı. Hükümet bir sonraki görüşmeye pazarlık edilebilir bir teklifle gelmezse görüşmeleri devam ettirmenin manası olmadığı gibi iş bırakma dahil birçok seçenekle mücadeleye devam edilmesi şart.

Bu dönemde küsmek, geri adım atmak, yılgınlık göstermek, hükümet daha fazlasını vermez gibi eylem kırıcı söz ve tavırlar içinde bulunmak ancak masadaki muhataplarımıza yarar. Ne kadar ciddi olduğumuzu alanlardan bir kez daha haykırmak suretiyle göstermek zorundayız. Hedefe ulaşmanın başka yolu yoktur.

Hükümetin komik bile denilemeyecek önerilerini mercek altına aldığımızda, hükümetin harakiri yaptığını söyleyebiliriz. Kamu çalışanlarının bir buçuk yıldır büyüttüğü öfke selinin nerede duracağını kestirmek gerçekten zor. Hükümet kanadı, herhalde herkesi kendi gibi zannediyor. Herkesin bir eli yağda bir eli balda diye düşünüyor. Hükümet sırf eğitim çalışanlarıyla empati kurabilse gerçeğin korkunç yüzüyle karşılaşacak ama hükümet içinden çıktığı toplumu unutmuşa benziyor. Bu tavırla devam ettikleri sürece, hükümetin destekçilerini bir bir kaybedeceğini söylemek sanırım kehanet olmaz.

Hükümetin çalışanlara cimri bazı çevrelere karşı cömert tavrına bakılacak olursa, ustalık dönemiyle beraber tarih sayfasında bir yaprak olmaya aday gibi durmaktalar. Kendi ayaklarına kurşun sıkmak buna denir. Başka türlü olsa bu komik ötesi zamla kamu çalışanlarının karşısına çıkmaya cesaret edemezlerdi. Eğer son kullanma tarihleri dolmadıysa derhal komediden vazgeçmeliler. Yoksa bu komedinin sonu trajedi olacak.

Sayın Faruk Çelik’e hatırlatıyoruz, oturduğunuz masa komedi sahnesi değil! Burnundan soluyan kamu çalışanları, o masaya oturanlara komedi filmi için vekalet vermedi. Kamu çalışanları nefesini tutmuş, mali ve özlük haklarının düzeltilmesini bekliyor. Sizden kimse birilerine verdiğiniz %100’lük, %170’lik zamları talep etmiyor. Altı üstü %16. Kamu çalışanlarının gözünün içine baka baka dalga mı geçiyorsunuz? İki kere şike yasasına evet, iki kere kıyak emekliliğe evet ama %16’ya hayır öyle mi? Peki bu millet size ilanihaye evet demeye mahkum mu? Kendinizi o kadar güvende hissetmeyin. Hiç kimse bulunmaz Hint kumaşı değil; padişah, vezir hiç değil.

Kıymetli kamu çalışanı kardeşlerim, hükümet bu teklifle durduğu yeri ortaya koymuştur. Önemli olan hükümetin durduğu yer değil, bizim durduğumuz yerdir. Yarından itibaren hakkımızı alıncaya kadar, her gün eylem her yer miting alanı anlayışıyla hareket etmemiz gerekiyor. Taleplerimizin karşılanması için bütün meşru yollara başvurmaktan geri durmamalıyız. Birkaç saat eyleme yapmakla, birkaç gün iş bırakmakla memleketin işleri geri kalmaz ama biz çok şey kazanabiliriz. Hep memleket için çalıştık, şu günlerde birkaç gün de kendimiz ve çocuklarımızın geleceği için çalışalım.

Yarın saat on ikide İstanbul Valiliği önünde olacağız. İstisnasız tüm üyelerimiz katılmalıdır.

O halde yaşasın kamu çalışanlarının haklı mücadelesi…

Erol ERMİŞ

Eğitim-Bir-Sen  İstanbul 3 No’lu Şube Başkanı