Ak Parti Eğitim Dünyasını Kayıp Mı Ediyor?

Ak Parti Eğitim Dünyasını Kayıp Mı Ediyor?

10 yıllık süredir her alanda mükemmel işler yapan bir iktidar ve onun bakanları neden aynı istikrarı eğitimde sağlayamıyorlar? Bu hepimizin düşüncesi, bu hiç eğitimde güzel işler yapılmadı demek anlamına gelmiyor. Özellikle birçok proje eğitimde yeni dönemlerin başlamasına öncülük etmiştir. Daha önceki yazılarımda dile getirdim, Fatih projesi ve 12 yıl eğitimin getirileri, faydaları açısından tartışılmaz. Özellikle Bakan Beyin atama bekleyen öğretmenlerin sorunlarını ilk kez bu kadar gerçekçi bir şekilde resmini çekip bu durumu bir sosyal sorun olarak nitelemesi ve buna yönelik YÖK ile işbirliği içinde yeni eğitim fakültelerini kontenjan ve öğrenci kaydı açısından açıklanmış olan kararlar alınan doğru tedbirlerdi.

Peki, buna rağmen neden eğitim dünyası huzursuz veya mutsuz? Önemli olan ilk başta eğitim dünyasının bakış açısına göre neden eğitimci bir bakanımız yok? Bir adalet bakanlığını veya sağlık bakanlığını öğretmen veya eğitimci kökenli bir milletvekiline teslim etmeyen iktidar yetkilileri neden milli eğitimi, eğitim kökenli olmayan bir milletvekiline veriyor? Ağzını açan ilk önceliğimiz eğitim demesine rağmen acaba herkesin eğitim bakanlığını idare edebilecek asgari bilgiye sahip olduğunu düşünerek bir yanlış algı fikrine düşüyorlar yoksa bakanlığın başına eğitimden anlayan bir vekil mi bulamıyorlar? 10 yıldır her eğitimci arkadaşımın ağzından duydum neden Ak Parti Bakanı seçerken eğitimci olmasına dikkat etmiyor? Burada hak vermemek mümkün değil, önceden gelen Bakanların eğitimci olmaması bakanlığa çok şey kaybettirdi demiyorum birçok farklı güzel uygulamaları da olmuştur, ama eğitimci birinin olması acaba hükümeti zor durumda bırakır ve meslektaşlarına ve bakanlığa daha duygusal mı yaklaşır diye düşünmüyor değilim.

Özellikle ben kendim eğitimin sorunlarını bu kadar net çeken ve adım atan su anki bakanımız neden bu kadar tepki topluyor? Sorguluyorum ve açıkçası bunu kendi bürokratik kişiliğinde buluyorum. Bakan olduktan sonra en üst düzeydeki görevlere eğitimci olmayan arkadaşları getirmesi 600 bin öğretmeni açıkça söylüyorum rencide etti. O da yetmedi atılan her adımda öğretmenler yokmuş gibi davranıldı ve bu işin saha da olanlarının tecrübeleri küçümsendi. Bakan Beyin yanlış bir şekilde danışmanlarınca ifade edilen öğretmen maaşları ve çalışma saatleri öğretmenlerin eğitimde yapılan birçok doğru adımı ve faaliyetleri görmesine engel olarak Bakanlıktaki yeni oluşuma ön yargılı davranılmasına yol açtı.

Eğitimin sorunlarını çözme adına çalıştay düzenlenir, öğretmenler olmaz. Proje hazırlanır öğretmenlere sorulmaz. Tatil yapma onca yorucu bir yıldan sonra anasının ak sütü gibi hakkı olan öğretmenin tatili, kendini beğenmiş ama eğitimden zerre anlamayan bürokrasinin ve milletvekillerinin ağzına sakız olur. Sonra da öğretmenlik fedakârlık mesleği diye herkes açıklama yapar. Eğitimden anlamayan kesimlerin eğitimde bizler adına ahkâm kesmeleri ile hiç bir yol alınmaz iyileştirme sağlanamaz. Veya öğretmenler küstürülerek hiç bir atılan adım başarıyı getirmez.

Sadece Bakanlıkta değil maalesef Ak Partinin içinde de biz bu noktaya geldiysek attığımız her adım doğrudur, anlayışı ile ego ve benlik patlaması ile şişme durumuna gelen büyük bir kesim var ve bu kesim bu partiyi bitirme aşamasına getirme noktasını başlatıyor. İlk başta şunu o partinin benlik algısı şişmiş insanları çok iyi bilmeli ki temiz toplum ve yeni Türkiye adına özellikle siyaset olarak değil, doğru ve hakkaniyeti seçme adına bu süreçte öğretmenlerin nasıl fedakârca çalıştığı, 28 Şubat süresince nasıl horlandıkları ve haklarının yenildiğini bilmeyen yoktur. Biz eğitimciler siyasetçi değiliz amacımız ortak olarak mükemmel bir nesil yetiştirmek istemekteyiz. Ama bu işin içine eğitim dünyasını katmazsanız ve sanki eğitimden çok anlıyormuş gibi her attığımız adım doğru gibi saçma anlayışa kapılırsanız sonuç olarak her açıdan yarım kalmaya mahkûm bir Türkiye karşımıza çıkmasına vesile olursunuz.

Ocaktan beri istense hemen halledilebilecek memur maaşlarına aslında hiç değinmek istemiyorum. Ama o kadar tepki geldi ki niye değinmiyorsun diye, karşılığım her zaman şu oldu. Aylık 50 lira fazladan verseler ne olur, vermeseler ne olur? Ama bakıyorum memurlar böyle yaklaştıkça iş iyice vicdansızlığa kadar uzanmakta. Haktan hukuktan bahseden bir iktidarın bunu göz önünde bulundurmamaları beni çıldırtıyor desem yeridir. Üzülerek ifade ediyorum. Bu partiyi artık milletin partisi gibi algısından çıkarmak isteyen bir kesim bu partiye yerleşti ve yerini sağlamlaştırmaya çalışıyor. Halktan aldığı yetkiyi halka caka satma girişimi gibi haddi olmayan pozisyona geçiyor. Ben de diyorum ki bu parti milletin partisi, siyaset yapma değil temiz toplum adına bu millet bu partiye sahip çıktı ve değer verdi. O zaman bilsin ki o odaklar Ak parti kimsenin babasının malı değil. Bu partiyi var eden millete ve onun fedakârlıklarına karsı, hele 28 Şubat gibi bir süreçte yine temiz bir nesil yetiştirme adına defalarca rencide edilmesine karşı emeğini esirgemeyen öğretmen dünyasına karşı bu üslup yanlışlığı kaldırılmalı.

Eğitimciler sorunları bilir ama çözmek için siyasi destek gerekir. Siz eğitimin sorunlarını bilir biz çözeriz derseniz çözüp çözemeyeceğinizi zaman gösterecektir. Milli Eğitim Bakanlığı personeli ile 1 milyona yakın bir bakanlıktır. Burada atılan adımlar milletin genetiğini etkiler. Adımlar atılmalı mı? Evet. Ama öğretmenleri horlayarak kırarak sanki öğretmenden eğitim bilgisi üstünmüş gibi saygısızca konuşarak değil. Bir milletvekili öğretmenler çok rahat demiş. Bende tüm öğretmenler adına diyorum ki: gel gir günde 6 saat derse, anlat dersi, bunu 5 gün boyunca yap, Veli hafta sonu arasın seni. Çocuğum hasta oldu, sorumlusu sensin niye hafta içi bakmadın diye, hafta sonu tatilini zehir etsin, uykuların kaçsın... Ondan sonra ağzını alır mısın öğretmenlik kolay diye... Bir görelim.

İkram Bağcı