Sınav Sistemi: 'Bırak Birader Dağınık Kalsın'

Sınav Sistemi: 'Bırak Birader Dağınık Kalsın'

Milli Eğitim Bakanlığı yeni bir yapılanma içinde. Bir eğitimci olarak, kimin, ne için, ne yaptığını anlayabilmiş değilim. Eminim bu kafa karışıklığı hepinizde vardır.

Milli Eğitim Bakanlığı yeni bir yapılanma içinde. Bir eğitimci olarak, kimin, ne için, ne yaptığını anlayabilmiş değilim. Eminim bu kafa karışıklığı hepinizde vardır. Yapılanlara bakıp, biz bu filmi daha önceden izlemiştik. Dolayısı ile sonunu biliyoruz. Dediğinizi duyar gibiyim.

Belirsizlik Türk insanının hayatının bir parçası. Yaşamını düzenleyecek sistemler oluşturup geliştirememiş, her geri kalmış toplum gibi. Kaoslardan çözüm adına yaratıcı fikirlerin çıkacağı söylenir. Çocuklarımızın yetiştirildiği, geleceğe hazırlandığı okulları ve bu okulları yönetmek için uygulanan politikaları gördükçe, bunu Türkiye için söylemenin hayli güç olduğunu daha iyi anlıyorum.

Son zamanlarda basında yer alan açıklamalara bakıp da çocuğu için kaygılanmayan “bilinçli” veli var mıdır? SBS kalkacakmış. Öğrenciler sınavsız yeteneklerine göre okullara yönlendirilecekmiş. LYS, LGS’ye uzun vadede gerek kalmayacakmış. Türk Eğitim Sistemini bilmeyenlerin yüzünde gülücükler açtıran bu tür söylemler, biz de ancak müstehzi bir gülümsemeye sebep oluyor. Öğrencilerin yeteneklerinin keşfedilip, bu doğrultuda yönlendirecek yapılar ve bu işi yapacak eğitimli personeller eğitim sistemimize girdi de bizim mi haberimiz yok.

Şu bir gerçek ki nüfusumuzun kalabalık oluşu öğrenciler arasından seçim yapmayı gerekli kılmaktadır. Daha doğrusu ülkemizin az gelişmiş bir üçüncü dünya ülkesi olmasından kaynaklanan yeterli dersliğe ve eğitimi yönlendirecek istihdam politikasına sahip olmayışı, öğrenciler arasından kalem kağıt testi yolu ile seçim yapmaya bizi mecbur etmektedir. Gerçek bu iken SBS’yi kaldıracağız, dershanelere ihtiyaç kalmayacak demenin ancak bir anlamı olabilir. (Onu da siz tahmin edin.)

Dershaneleri kaldırmak her Milli Eğitim Bakanının hayali olmuştur. Bunun altında yatan psikolojik gerekçe, “Okullarımızda yeterli eğitim verilmiyor, bu yüzden dershanelere ihtiyaç vardır.” algısını yıkmak gibi görünse de seçimlerde oya dönüştürülebilecek bir alan olması da etkilidir. Yarı özel okul diyebileceğimiz bir alanın doğmasına öncülük edebileceği düşüncesi üst düzey bürokratların akıllardan geçmiş olması da muhtemeldir. Çünkü Türkiye bütçesinin en önemli harcama kalemi eğitimdir. Bu yükü vatandaşla paylaşmak, mümkünse tamamını yıkmak, Bakanlığın işine gelecektir.

Zamanla “dershanesiz sınav kazanmak hayal” fikri milletin zihnine yerleşince ve veliler çocuklarını sınava az bir süre kala okula göndermemeye başlayınca, olayın vahametinin farkına varılmış olmalı ki, Milli Eğitim Eski Bakanı Hüseyin ÇELİK, dershaneleri kaldırma uğruna masraftan kaçınmamış, öğrencilerin, dershaneye ihtiyaçları kalmaması düşüncesi ile SBS’yi bir iken üç yapmıştı. Bir şeyi üçe bölerseniz normalde daha rahat hazmedersiniz ama sonuç hiçte öyle olmadı. Öğrenciler 8. Sınıfta yaşayacakları sınav kaygısını 6, 7 ve 8. sınıf SBS’lerinde tekrar tekrar yaşamaya başladılar. Böylece dershanelerin ve dershaneye giden öğrenci sayısında azalma yerine artış sağlanmış oldu. Milli Eğitime gelen her yeni Bakan yeni fikirler ve uygulamalar demektir. Umarım gelen gideni aratmaz.

Aynı hükümet döneminde, her sene sınav yapmaktan, hiç sınav yapmamaya uzanan iki ayrı politika. Aklıma üç tel saçı olan adamın, saçının her tarayışında bir telinin kopmasına sebep olan berberine söylediği o muhteşem söz geliyor. “Bırak birader dağınık kalsın.”

Mustafa AYGÜN

egitimmevzuat.com