11.03.2012 - 12:56
Okunma (1436)
Yorum (0)
Paylaş

Eğitimin Süresi Mi Kalitesi Mi ?

Eğitimin Süresi Mi Kalitesi Mi ?

Yine başladık tartışmalara... Dört olacak, hayır sekiz olmalı, olmaz olmaz oniki en iyisi...

 

Behçet Yavuz

 

Bu günlerde eğitimin sıcak gündeminde, örgün eğitim kurumlarında zorunlu eğitimin süresinin on iki yıla çıkarılması ile ilgili yasal düzenleme tartışılıyor. 4+4+4=12. Kimileri, bu işlemin sonucundan 4 çıkarıyor kimileri de 12 doğrudur diyor. Ama şu kesin ki eğitim üzerinde birtakım hesaplar yapılıyor. Tartışma, görüşleri ortaya koyma demokrasinin en güzel yanlarından biri... Buna kimsenin itirazı olamaz, olmamalı. Şu yürekten inanıyorum; herkes, kendi bakış açısına göre daha iyi olacak temel düşüncesiyle tartışıyor konuyu. Ancak, bu düşüncenin arka planında da kendi varlığını sürdürme, kendi düşüncelerini, inançlarını yaygınlaştırma dürtüsü var. Bu da kesin.

 

Şimdi gelelim süre konusuna. Çocukların, gençlerin okulda kalma süresini artırma konusunda bütün dünya mutabakat halinde. Daha 5-10 yıl öncesine kadar 4-5 yaşındaki çocukların erken çocukluk eğitimi ülkemizde yüzde 10-15 düzeyindeyken kimsenin sesi soluğu çıkmıyordu. MEB, birçok ilde aldığı doğru bir kararla okul öncesi eğitimi de zorunlu eğitimin kapsamına aldı. Bu günlerde söz konusu oran, göreceli olarak yüzde 40-50’lere kadar çıkmış ve çok iyi olmuştur. Okul öncesi (erken çocukluk) eğitimi, çocuğun kişilik gelişimi açısından son derece önemli bir evre olduğundan, bu oranları birçok gelişmiş ülkede olduğu gibi mutlaka yüzde 100 çıkarmamız gerekiyor.

 

Sekiz yıllık zorunlu ilköğretim yasası çıkarken de birçok tartışma yapılmıştı. O günleri çok iyi hatırlıyorum... İlköğretimde okuyan öğrenciler ders çıkışı ve hafta sonları sırt çantalarıyla kurslara giderlerdi, Anadolu Lisesi sınavlarına hazırlanmak için. İçim acırdı hep. Anadolu Lisesi’ni kazanınca da hazırlık sınıflarına yoğun yabancı dil programlarına katılırlardı. Sekiz yıllık zorunlu eğitim, çocukları sınav stresinden kurtarırken ya da bu stresi üç yıl ötelerken, yabancı dil öğrenme yaşını da dört yıl ötelemiş oldu. Bir olumluluk getirirken, bir başka olumsuzluğa da yol açtı maalesef. Anadolu liseleriyle birlikte imam-hatip liselerinin de orta kısımları da bu paralelde kaldırdı. Sekiz yıllık zorunlu eğitim olumluydu ama uygulamalarda deyim yerindeyse ‘yaşın yanında kuru da yandı.’

 

Bugün, galiba aynı yanlışı bir kez daha tekrarlamak üzereyiz. 12 yıllık zorunlu eğitim uygulaması niyet olarak doğrudur. Hesaplar da doğrudur. Yaş grubu itibariyle ilk 4 yıl program bütünlüğü içinde olması gerekir. Hatta 5 yaşı da içine alıp 5 yıla çıkarmak en doğrusudur bana göre... Hatta mekanları bile farklılaştırmakta yarar var... Sonraki dört yıl da yine başka bir program bütünlüğü içinde ele alınmalı. Liselerin zorunlu hale getirilmesi de son derece doğru bir yaklaşımdır. Kıyamet nerede kopuyor? İlk, 4-5 yıldan sonra isterlerse açık öğretime gidebileceklermiş. Bu da eğimi kesintiye uğratırmış. Hesap yapılmaya başlıyor bu noktada. Doğru mu, yanlış mı? Kesintiye uğrar mı kaygıları var. Özellikle kız çocukları açısından...

 

Ömrümüz yeterse, 10-15 yıl sonra bu tartışmalara hepimiz gülüp geçeceğiz. 80’li yıllardaki ‘köprüyü sattırmam’ tartışmalarına nasıl hepimiz bugün gülüp geçiyorsak... Toplum değişiyor, dünya değişiyor, ihtiyaçlar farklılaşıyor... Doğal olarak eğitimde de, öğrenme ve öğretme süreçlerinde de bu değişimler kaçınılmaz hale geliyor. Sanayi toplumundaki tek tip üretim anlayışlarının eğitimde de tek tipleşme, tek tip insan yetiştirme yaklaşımı haline gelmesi ve bunları daha çok okullarda gerçekleştirme çabaları artık çok gerilerde kalıyor.

 

Okulları, eğitim sürelerini sadece bu tür matematik hesaplarıyla çözemeyiz. Okulun dışındaki öğrenme ortamları, bazen okuldan daha zengin, faklı ortamlar, imkanlar da sağlıyor. Hayatın her alanı, neredeyse bir okul gibi... Bu artıları, eksileri matematiksel olarak hesaplamak yerine, hayatın yeni kurgusunda okulların rolünü sorgulayalım. Okulları, çocukları kapattığımız hapishane yerine mi getiriyoruz yoksa içini hayatın gerçek olguları, ihtiyaçları ile doldurabiliyor muyuz? Bilgi üretmeyi, paylaşmayı, küresel dünyadaki yeni fırsatları, bilgi ve bilişim teknolojilerini konuşurken, bir anda hesap makinelerimize sarılıp hesap yapmaya başladık. Yine de olumlu düşünüyorum. Tartışma iyidir. Düşünen insan ve toplumdan kimseye zarar gelmez. Ama lütfen okulda kalınan süreden önce kaliteyi tartışalım. Önceliklerimizi doğru sıralayalım. Önce kalite, sonra süre...

 

 

stargazete

Keyword : Eğitimin Süresi Mi Kalitesi Mi ? haberi , Eğitimin Süresi Mi Kalitesi Mi ? oku , Eğitimin Süresi Mi Kalitesi Mi ? konusu , Eğitimin Süresi Mi Kalitesi Mi ? hakkında , Eğitimin Süresi Mi Kalitesi Mi ? manşeti , Eğitimin Süresi Mi Kalitesi Mi ? perde arkası , Eğitimin Süresi Mi Kalitesi Mi ? olayı , Eğitimin Süresi Mi Kalitesi Mi ? son dakika , Eğitimin Süresi Mi Kalitesi Mi ?

Henüz Yorum Yok.
İlk Yorum Yapan Siz Olmak İstermisiniz.


(Güvenlik İçin Max:750 Karakter)
Kalan Karakter Sayısı





Öğretmenin Haber Kaynağı İletişim:ogretmendenhaber@hotmail.com