Bilişim Öğretmeni Ne İş Yapar?

Bilişim Öğretmeni Ne İş Yapar?

Millî Eğitim Bakanlığı'nın başı bilişim teknolojileri öğretmenleriyle dertte! Bakanlık "Çocuklar bilgisayar kullanmasını biliyor." dedikçe, onlar "İş, bilmekten ziyade doğru kullanmakta. Onun yolu da bizde." diyor.

Adı, “Bilişim Teknolojileri Eğitimcileri Derneği” Merkezi Ankara. Kuruluş tarihi 24 Şubat 2012. Kurucu üyeler arasında Ortadoğu Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yaşar Özden, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Buket Akkoyunlu ve Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hafize Keser gibi bilgisayar ve öğretim teknolojileri eğitimi alanının önde gelen isimleri var. Temmuzdaki seçime kadar bilişim teknolojileri öğretmeni Burcu Yılmaz başkanlık görevini üstleniyor. Amaçlarına gelince… Bilişim teknolojileri öğretmenliğinin bilgisayar açıp kapatmayı öğretmenin ötesinde bir misyona sahip bulunduğunu başta ilgililer tüm kamuoyuna anlatabilmek. Çünkü “Şimdiki çocuklar bilgisayarın her şeyini biliyor. Bunlara mı öğreteceksiniz?” türünden söylemlerin meselenin özünü kavrayamamak olduğuna inanıyorlar. Lakin söz konusu çaba bir başlangıç değil, aksine 6-7 senelik mücadelenin neticesi…

AK Parti iktidara geldiği günden bu yana eğitim sahasında bilhassa teknik hususlarda hızlı adımlar attı. Öğrencilerin çağın teknolojisine ayak uydurabilmesi adına açılan Bilişim Teknolojileri (BT) sınıfları da bunlardan biriydi. Tabii belirtilen ortamlarda öğrenciye katkı sağlayacak birinci görevli de bilişim teknolojisi öğretmenleri. Başta işler yolunda gidiyordu. Ders var, öğretmen var, sınıf var, öğrenci var, not var… Ancak sonra yavaş yavaş değişimler başladı. Haftalık ders saati düştü, not yetkisi öğretmenlerin elinden alındı, norm fazlası sıkıntısı doğdu ve nihayet bilişim teknolojileri öğretmenleri formatör adı altında sabah 8’de mesaiye gelen, öğleden sonra 5’e kadar okul içinde dersi olmadığından bozulan bilgisayarları tamirle görevlendirilen, yer yer hafta sonlarında BT sınıflarını açmakla vazifelendirilen bir kitle hâline geldi. Millî Eğitim Bakanlığı’nın Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) ile biraz ümitlendiler ama orada da beklediklerini bulamadılar. Bu arada gitmedikleri yetkili, çalmadıkları resmî kapı kalmadı denilse yeridir. Fakat bir türlü istedikleri neticeye ulaşamadılar. Peki, niçin başarısız oldular?

Burcu Yılmaz’a göre problem derse bakışta: “Bilgisayar sınırlı bir teknoloji değil. Bir defa bu es geçiliyor. Yani öğrenci çok iyi word programı bilebilir ama durağan değil bu. Teknoloji sürekli değişiyor çünkü. Kaldı ki bizim işimiz sadece bilgisayar açma kapatmayı öğretme gibi algılanıyor. Bakın tabletler dağıtılıyor şimdi. Öğrenciler bunu kullanmasını bilebilir ama mesele bundan ibaret değil ki? Amaç önemli. Çocukları teknolojiyle internetle baş başa bırakmak çok tehlikeli.” Bu nokta da sözü internet bağımlılığına ve bunlarla ilgili açılan kliniklere getiriyor: “Sadece bağımlılık da değil. 6 ve 7. sınıflarda boyun ve bel rahatsızlıkları başladı.”

Nasreddin Hoca’nın fıkrasına atıfla özeleştiriyi de ihmal etmiyor Yılmaz. “Hırsız girmiş evine hocanın. Üstündeki yorganı çalmış. Millet de başlamış ona saymaya. En sonunda dayanamamış ve ‘Hırsızın hiç mi kabahati yok.’ demiş ya. Aslında bizim de kabahatimiz var. Kimimiz bilişim teknolojileri dersini sadece BT laboratuarlarından ibaret gördü. İşimiz gereği bilgisayar tabii ki en büyük araç ama bilgisayarı olmamasına rağmen canavar gibi ders işleyen arkadaşlar da var. Yine de kaç yıldır bir hak arayışı içindeyiz. Bunu sonuna kadar da sürdüreceğiz.”

Sonu neresi sualine de cevap veriyor Yılmaz: “Bilgisayar öğretim programı yenilenir, ders saati artırılır, web tasarımı, programcılık gibi ilave seçimli dersler olur, notla değerlendirilme geri gelir ve teknik elemandan ziyade bir kültür öğreten kişiler olarak görülürsek nihaî aşamaya geldik demektir.”

SEDAT GÜLMEZ

personelmeb